Başarmak… Ya da boşver…

ömERgin

ömERgin

ömERgin

Kategori İnternet
08 Nisan 2011
17 Okunma

Biz Türkler neden internet üzerindeki projelerimizde tam bir başarı yakalayamıyoruz? Bugün bunun cevabını bulmaya çalışacağız.

İnternet hayatımıza kısa süre önce girdi ama sanki asırlardır hayatımızdaymış gibi. Ayrılmaz bir parçamız haline gelmiş bulunmakta. İnternetle işim olmaz diyen insan bile günlük ya da haftalık bir saatine yakın süresini internet başında geçiriyor. Öyle ki global sosyal paylaşım sitelerinde şu anda üye sayısı ve aktiflik olarak listelerde ilk beşlerde geziyoruz.

Türkiye üzerinde internete duyulan güven artmakta arz ve talep döngüsü oluşmakta. Günümüzde pek çok giyim, yemek, moda aklınıza ne gelirse, her kategoriden firmalar internet pazarına el atmış bulunuyor. Kişisel ya da kurumsal milyonlarca site, trafikten bahsediyoruz. Hepimizin hayalinde şüphesiz belli projeler vardır. Kimileri hayata geçmemiştir aklımızın bir köşesindedir kimileri ise hayata geçmiş kısa sürede aklımızdan da elimizden de çıkmış, sanal alemden çekilmiştir. Bizimde konu edindiğimiz yer de tam olarak bu kısmı, neden hayallerimizi gerçekleştiremediğimiz kısmı.

Diğer ülkelere bakıldığı zaman farklı, milyonlarca faaliyette olan projeler görmek mümkün. Kendi ülkemize geldiğimiz zaman hemen hemen tüm projeler hem kalıpsal hem de işlevsel olarak klon dediğimiz kopya halinde hayatımıza girmişler. Daha işin başında iken kar amacı güden patronların tekelinde adım atmaya çalışan pek çok kopya proje bir süre sonra edindiği müşterilerini üzmüş kısacası proje çöplüğüne doğru adım adım ilerlemiştir. Yanlış politika ile bu hale düşüldüğü açık ve nettir.

Doğrudan ticaretsel yapıda bulunmayan video izlememize katkıda bulunan, resimlerimize barındırma hizmeti sağlayan ve daha bir çok projelerde ise yine karşımıza hüzün, izlenen yanlış politika çıkmakta. Daha işin başında iken örneğin video barındıran ve izleme olanağı sağlayan bir site, video açılışlarında bize saniyelerle kısıtlı dahi olsa reklam engeli koymuş zorla izlememize neden olmuştur. Aslında reklamda zorbalık yoktur. Bunu reklam servisinde bulunan tüm kuruluşlar yayınlama politikalarına özenle işlerler ancak uygulamazlar.

Şimdi karşımıza sanırım yazım içerisinde sık sık geçtiğim yanlış izlenen politika çıkıyor. Peki biz de dengeler bu şekilde de yabancı kaynaklı, global değeri yüksek olan sitelerde nasıl: Örneğin hotmail: Milyonlarca kullanıcı sayısına sahip ve bu milyonlarca kullanıcısı muhakkak posta kutusunu aylık, haftalık, günlük olarak kontrol etmekte. Bu gelen kutusunda sağ yan, sol yan, üst, alt gibi alanlara reklamlar koyarak yüksek gelir elde edebilmek demektir ancak bu böyle mi? Değil. Koyulan reklamın altında “reklamı kapat” yazısı dikkatimizi çeker. Rahatsız oluyorsak reklamdan kapatırız ve bu zorbalık değil gerçek bir reklam yayınlaması olmuş olur.

Biz de bu durum doğrudan pop-uplar, sayfanın orta yerinde beliren reklam kutucukları olarak cereyan ediyor. Şahsen bu tarz site gördüğüm an, elim direk tarayıcımın geri git butonuna gidiyor. Daha sonra arama motoru o siteyi bana sunmadığı sürece siteye girmek gibi bir durumum söz konusu dahi olmuyor.

Peki ne yapmak lazım? Şimdiye dek pek çok proje yürütmüş kimisinde kısmi dahi olsa başarıyı elde etmiş birisi olarak öncelikle memnuniyet diyerek başlamak istiyorum. Kendinize belli bir kitle oluşturmak istiyorsanız hele ki ticaret misyonuna sahip iseniz mesai saatleri kavramını ortadan kaldırmalısınız. Müşterinin mesai saati kavramı yoktur çünkü. Gece bir, iki, üç farketmez onun için. Soru veya sorunları için ise doğrudan cevap bekler doğal olarak. Siz ona soğuk yönünüzü gösterirseniz sıcaklığını kısmi dahi olsa gösteren sitelere bir kuş gibi uçar gider. Ticaret dışı bir proje yürütüyor, tek geliriniz reklamlar oluyor ise öncelikle reklam kutularının kalabalığından sitemizi arındırmalıyız. Zorbalık diye tasvir ettiğimiz şeyleri kullanıcılarımıza yansıtmamalıyız.

Tüm bunları yaptık başarı seviyemizin artma durumu nedir diye soranlarınız elbetteki olacaktır. Buna önce zaman sonra ise %50-60 civarında başarı artışı olur şeklinde cevap vermek istiyorum. Çünkü önce memnuniyet sonra görünüm daha sonra ise içerik kullanıcı için önem taşımaktadır.

Daha fazla başarı için temiz yüz, temiz görünüm diyor yazımı noktalıyorum. Sonraki değerlendirmelerimde buluşmak üzere.

 

Benzer Yazılar

Comments of this post

Gittigidiyor derken gidiyor » eBayin, eBay, eBayn, Genel, Peki, Sanrm » ömERgin

Gittigidiyor derken gidiyor » eBayin, eBay, eBayn, Genel, Peki, Sanrm » ömERgin
12 Nisan 2011

[...] önceki bir yazımda biz Türk girşimcilerinin internet üzerindeki duruşlarını kaleme almıştım. Sanırım [...]

rss
Карта